Babalar günü rüyası

“Ooo, sen de mi geldin?”
“Geldim ya. Babamı göresim gelmişti, bir de seni.”
“Zaten bütün gün gelen giden eksik olmadı. Benimkilerin gelmesini bekliyordum tabii ama bu kadar kalabalığı hiç ummamıştım.”
“Sayende buradaki herkesin yüzü güldü desene.”
“Seninki hangisiydi?”
“Şu yukarı giden yolun sonunda, çeşmenin yanında.”
“Haaa, şu iyi tavlacı. Fena çekişiyoruz, ama çok içiyor be oğlum!”
“İçer, hep öyleydi o.”
“Eee, senden ne haber? Gazeteyi zaten okuyorum, başka şeylerden haber ver.”
“Ne olsun, senin bilmediğini ben nereden bileyim. Senden sonra iki kuruşluk aklımız da uçtu gitti zaten.”
“Allah allah, hayret bir şey, kim geldiyse aynı lafları ediyor bugün! Biriniz de iyi bir haber verin yahu!”
“İyi haberi kim kaybetmiş ki biz bulalım.”
“Bak hele. Oğlum, siz ne zaman çocuk yapacaksınız mesela?”
“Amma gözü doymaz adammışsın, iki torun neyine yetmiyor.”
“İki torun bana yetmez. Zaten bizim çocuklara da söyledim sakın durmayın diye.”
“Keyfin iyi, ödüller yaramış bakıyorum.”
“Sağ olsunlar, ama onlar paklamıyor beni.”
“Nedenmiş?”
“Madem Ermenistan’da Koçaryan verdi, bir ödül de bizim cumhurbaşkanı vermeli artık.”
“İşe bak, uğurlamaya gelmedi, bir de ödül mü verecek!”
“Verir, verir. Arkamdan o kadar insanın yürüyeceğini tahmin eder miydin sen?”
“Etmezdim valla, ben de şaşırdım.”
“Yaa, gördün mü.”
“İyi, hadi o zaman. Ben gideyim yavaşça.”
“Tamam. Bir daha gel. Güzel haberlerle gel, çocuk meselesini unutma.”
“Hıı, tabii tabii...”
22 Haziran 2007

1 yorum:

Ani Degirmencioglu dedi ki...

Rober, nasi bi yazi bu? Nasi acikli. Nasi "güzel"... Durup durup bastan inanMiyorum. Istanbul'a selamlar... Balikli'ya. Topraklara...